TİP-1 ŞEKERE ETKİN ÇÖZÜM

Vücudumuzun enerji ihtiyacı yiyeceklerimizdeki temel besin öğeleri karbonhidrat, protein ve yağlardan sağlanır. Emilebilmek için en küçük parçalarına ayrılan bu besin öğelerinin en önemlisi "glukoz" adı verilen basit şekerdir. Glukoz başta beyin olmak üzere vücudun tüm organlarının önemli bir enerji kaynağıdır. Hücreler ihtiyacı olan glukozu, midenin arkasında bulunan pankreas bezinin salgıladığı bir hormon yardımıyla kullanır. İnsülin olarak bilinen bu hormon vücutta yapılamaz ise alınan gıdalar enerji olarak kullanılamayacaktır. İnsülin hormonunun mutlak eksikliğine bağlı olarak meydana gelen şeker hastalığına Tip 1 Diabetes Mellitus denir

Her yaşta görülebildiği gibi, sıklıkla çocukluk ve gençlik yaşlarında başlar, bu nedenle juvenil diyabet adı da verilir. Ülkemizde 4 milyonun üzerinde olduğu sanılan şeker hastalarının %10'u, yani yaklaşık 400.000 kişi bu tip şeker hastasıdır.

Tip 1 Diyabet sebepleri nelerdir
Normal kişilerde vücudu dışarıdan gelen yabancı etkenlere karşı korumakla görevli bir bağışıklık sistemi vardır. Bu sistemin herhangi bir nedenle (virüs, ilaç, aşılanma, fizik veya pişik stres v.b) normalden sapması sonucu kendi hücrelerini yabancı olarak algılaması, onlara saldırması ve tahrip etmesiyle meydana gelen hastalıklara "otoimmun hastalıklar" denir. Tip 1 diyabet denilen şeker hastalığı da, bu otoimmun hastalıklar grubuna dahildir. Bilinmeyen bir sebeple harekete geçen bağışıklık sistemi, insülin yapımını üstlenen pankreas beta hücrelerini tahrip etmektedir. Bu tahribat %80'in üzerine ulaştığında hastalık belirtileri ortaya çıkmaya başlar.

Tip 1 diyabet gelişimi açısından kimler daha yüksek risk taşır?
Yakın akrabalarında (anne, baba, kardeş, çocuk) Tip 1 diyabetli bulunan kişilerde, ailesinde 4'den fazla sayıda Tip 2 diyabetli olanlarda, gebelik sırasında diyabet ortaya çıkan kişilerde hayatlarının ileri dönemlerinde Tip 1 diyabet gelişme riski daha yüksektir.

(Herbalist Mehmet Bilgiç,tüm önemli hastalıkların tedavisinde, otoimmün üzerinde etkili buluşu olan,distilasyon yöntemiyle elde edilen terkiplerini kullanmaktadır.)

Gazlı içeceğin vücuda etkileri
Gazlı içeceklerde bulunan kimyasal maddeler dikkat!

Gazlı içeceklerde bulunan sodyum benzoat maddesi, hazır gıda sektöründe koruyucu antimikrobiyal madde olarak kullanılan ve ürünün raf ömrünü uzatan kimyasal bir tuzdur. Bu madde potasyumun kullanabilirliğini düşürür. Araştırmalara göre vücudun sodyum benzoata gösterdiği reaksiyonlar egzama, astım ve kurdeşene neden olabilir.

Diş rahatsızlıkları

Gazlı içeceklerde bulunan asit ve şeker, diş minelerini zedeler. Oluşan diş çürükleri sinirlere, diş köküne veya dişin alt kısmında bulunan bölgeye ulaştığı zaman, dişözü dokusunun ölümüne sebep olabilir. Bu rahatsızlık, hemen tedavi edilmediği takdirde diş ve diş eti apsesine yol açar.

Kalp rahatsızlıkları

Gazlı içecekler, birçok sağlık sorununa yol açan ve son zamanlarda yapılan ciddi araştırmalara konu olan yüksek dozda fruktozlu mısır şurubu içerir. Bu madde, aynı zamanda kalp hastalıkları ve diyabete sebep olan metabolik rahatsızlık risklerini yükseltir.

Böbrek rahatsızlıkları

Gazlı içecekler, uzun vadede böbrek taşına ve diğer böbrek rahatsızlıklarına yol açabilen yüksek miktarda fosforik asit içerir.

Üreme rahatsızlıkları

Gazlı içecek kutuları içeriğinde bol miktarda BPA maddesi bulunduran bir çeşit reçineyle kaplıdır. Bu madde aynı zamanda plastik şişelerde ve biberonlarda bol miktarda bulunan, iç salgı bezlerine zarar veren kanser yapıcı bir kimyasaldır. Erken ergenlik veüretim sistemi rahatsızlıklarına yol açar.

Aşırı şeker yüklemesi

Gazlı içecek tükettikten 20 dakika sonra kandaki şeker oranı yükselir
ve buna bağlı olarak insülin patlaması gerçekleşir. Artan hormon seviyesiyle karaciğer, vücutta bulunan şekeri hızlı bir şekilde yağa dönüştürür.

40 dakika sonra kafein hazmı tamamlanır. Gözbebekleri büyümeye başlar, kan basıncı yükselir ve buna bağlı olarak karaciğer, dolaşım sistemine daha fazla şeker pompalar. Beyinde bulunan adenozin alıcıları tıkanır ve vücuttaki rehavet hali ortadan kalkar.

Gazlı içecek tükettikten 45 dakika sonra vücut dopamin üretimini artırır. Bu kimyasaldaki artış, beyinde bulunan ve zevk duygusunu üreten sinir ağını uyarır.

Osteoporoz

Gazlı içecekler fosforik asit ve yüksek oranda fosfat içerir. Bu maddeler, uzun vadede osteoporoz riskini yükseltir ve kemik kırılmalarına yol açar. Fosfor idrarla dışarı atıldığı zaman, kemikleri onaran ve vücudun geri kalanı için önem arz eden kalsiyum maddesini de kendisiyle birlikte götürür.

Obezite

Gazlı içecek tüketimi ve vücut ağırlığı arasındaki ilişkinin çok yüksek olduğu biliniyor. Yapılan araştırmalara göre tüketilen her gazlı içecek,
obezite olma riskini 1.6 kere artırmakta.

Kalp damar rahatsızlıklarının yüzde 70’i obeziteye bağlı.

Meme ve bağırsak kanseri tanısı konan hastaların yüzde 42’si obeziteden mustarip.

Safrakesesi ameliyatlarının yüzde 30’u obeziteden kaynaklanıyor.

Diyabet

Daha fazla gazlı içecek tüketen kimselerin tip 2 diyabete yakalanma riski yüzde 80 daha yüksek.

 


Bu kategoride henüz ürün Yok.